Sin City 2: A Dame to Kill For, 22 Ağustos itibarıyla tüm dünyayla aynı
anda, Türkiye'de de vizyona girdi. Meraklılarının yıllarca beklediği film,
ilkini mumla aratacak mıydı, yoksa tıpkı ilk film gibi oldukça başarılı mıydı? Ben de, bir Sin City
hayranı olarak, filme ilk günden gittim ve şimdi de birkaç şey karalamak
istiyorum.
Öncelikle şunu belirtmem
gerek; kesinlikle başarılıydı. Ek olarak belirtmem gerekir ki; beklediğime
kesinlikle değmiş, gittiğime kesinlikle pişman etmedi. Bu noktada yönetmen
Robert Rodriguez’e kesinlikle hakkını vermek gerek.
Sin City denince akla,
hiç kuşku yok ki, şiddet ve erotizm geliyor. Bu iki tema, tıpkı Frank Miller’in
çizgi romanlarında olduğu gibi, Sin City’nin iki filminde de gayet başarıyla ön
plana çıkarılmış. İlk filmde duvar üniteleri gibi görünen kesik kafalar, ikinci filmde, yerini, kendini pek de aratmayacak birçok kanlı sahneye bırakmış. Şiddete ek
olarak, daha önce de bahsettiğim gibi, erotizm de filmde sıklıkla kullanılan
bir temaya dönüşmüş. Eva Green ve Jessica Alba, filmde birçok erotik sahneyle
seyircinin karşısına çıkmış.
Sonuç olarak, Sin City,
ikinci filmiyle de hayranlarını tatmin edecek gibi görünüyor. Frank Miller ve
Robert Rodriguez, bir işin daha başından başarıyla kalkabilmeyi başarmışlar.
Elbette Mickey Rourke’tan Eva Green’e, hatta Lady Gaga’ya kadar birçok
oyuncunun da hakkını vermek gerek. Çizgi romanlarıyla ünlenmiş dünyaları
sinemaya uyarlamak kolay değildir ama Sin City, bir istisna olarak önümüzde
duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder